Hayattan bir kesinti
Olgunlaşmamış Ruhun Zararları
Duygularımın esiri olduğum, olaylara dışarıdan bakamayıp kişiselleştirdiğim bir dönem; Anneliğe ilk adımımı atmak üzeriyim, hatırladığım kadarı ile kontrolsüz olarak duygularımı, düşüncelerimi çok yoğun yaşadığım bir dönem.
Eşimin iş arkadaşının davranışları dikkatimi, dikkatimizi çekiyor ve özellikle bana rahatsızlık veriyo ve son olay ile patlak veriyor.
Eşim ve iş ortağı bir proje üstünde çalışıyorlar ve sunumdan sonra ki gün de özel bir davet söz konusu. İş arkadaşı benimle iritbata geçip ne giyeceğini, eşimin de bu renklerle uyumlu bir şeyler giymesi gerektiğini gibi saçma sapan bir konuşma yapıyor. Organizayon geçmişi olan biri olarak resmi davet olup olmadığını soruyorum.. Sorum üzerine kekeleyerek kendisiyle uyumlu gözükmesi gerektiğini düşündüğünü anlatmaya çalışıyor. Bunu benimle değil eşimle konuşması gerektiğini söylüyorum. Hazırlanmak için eve gelen eşim, eşlerin de davetli olduğunu öğrendiğini ama iş arkadaşının kendi eşi ile değil de çalışma arkadaşları olarak katılmalarının daha doğru olacağını düşünerek, ona söylemediğini anlatıyor ve hazırlanmamı rica ediyor.
Yapılan davranışı anlamlandıramıyor ve öfkeleniyor, hatta için için hiddetleniyorum. Davete katılmam için beni ikna etmeye çalışan ve başaramayan eşimi rica minnet davete gönderiyorum.
Duygularım inanılmaz derecede yüksek ve bir şekilde boşaltmam gerektiği için müziği son ses açarak resim yapmaya başladığımı hatırlıyorum. Tamamen içimden geldiği gibi müziğin içinde kaybolmuş, duygularımla harmanlanmış, göz yaşlarına boğulmuş halde düşüncemi yakalıyorum. Aslında tuvale attığım her darbe ile kızın canını yakmak istediğimi, acıdan kıvrandığını hayal ettiğimi, her kıvranışta bana verdiği rahatsızlığı görmesini istediğimi anımsıyorum.
Ruhumda uyanan tüm negatif duyguları tuvale aktararak rahatlasam da bedenim bitkin düşüyor yanlış hatırlamıyorsam eşimle ancak ertesi gününün akşamında konuşabiliyorum.
Davet üzerine konuşurken, iş arkadaşının mide krampları tuttuğu için erken ayrıldığını ve kendini iyi hiseetmediği için işe dahi gelemediğini öğreniyorum. O sırada aklıma o gün ki halim geliyor ve yaptığım çalışma gözüme takılıyor. Siyah font üstüne kırmızı ve beyaz renkler. Her birinin bir göz yaşı olduğunu, duygularıma kapılarak, bilinçsizce yaptığım düşünce sonucunda başkasına zarar verdiğimi farkediyor pişman oluyorum.. Duygularım allak bullak oluyor ve kendime "Bir faha böyle bir duruma sebebiyet vermemek için söz verdim" O gün bugündür biri için kötü düşünmeme, beddua etmeme gibi bir huy edindim. Aslında kızcağızın sorunları olduğunu görebilirdim. Duygularımın bakışımı körleştirmesi, gençliğin toyluğu bana kötü ama faydalı bir öğreti sundu. Ne olursa olsun kimse için kötü bir şey düşünmemek, istememek gibi.. Evrene salınan iyi- kötü her düşünce bumerang gibidir, döner dolaşır sahibini bulur.
Olgunlaşmamış bir ruhun, bilinçsizce yaptığı davranışlar zarar verici olabilir. Bu nedenle farkındalığın gelişmesi mühimdir. Ne kadar zarar görmüş, üzülmüş, haksızlığa uğradığını düşünmüş olsan da karşındakine zarar vermek, kin beslemek, içinde daha çok büyüyen bir yara halini alır. Hatta öyle olur ki başkası için istediğin kötülük -buna beddua da diyebilirsin-döner dolaşır seni de etkiler. Kendini geliştirmek, niyetini güzelleştirmek ise seni daha iyiye daha ileriye götürür. Düşüncelerin, isteklerini, sözlerin gücünün bilincinde olman dileği ile..
Enerji Çalışmasına Giden Yol için;
Yorumlar
Yorum Gönder