Neden İnsan olarak vücut bulun?
Hayalimizde daha iyi bir dünya, daha gelişmiş insanlık yatıyor. Hepimizin bekletisi hep daha iyisi, daha güzeli. İstediğimiz dünyanın gerçekleşmesi için ne yapıyoruz? Sen ne yapıyorsun? Mesela ben parmağımı şıklatıp herşeyin bir anda değişmesini istiyorum. Tabi ki olmuyor.
Her gün her birimiz ayrı ayrı olaylara, durumlara maruz kalıyoruz. Haksızlığa uğruyor, belkide haksızlık yapıyoruz. Biz ne kadar doğruyuz? Hayat bizi o kadar içine çekiyor ki yapmamız gerekenleri yapmayı bırak, düşünmemizi engelliyor. Dünya üstünde hükmü geçen bir avuç insanın kontrolü altında kuklalar gibi bir oraya bir buraya savruluyoruz. Gerçekler apaçık gözümüzün önünde iken anlık zevklere, hırslara kapılıp üstümüzde hak iddia etmelerine izin veriyoruz.
40'lı yıllarında verilmek istenilen eğitim ile bugünün eğitim kalitesi aynı mı? Yönlendirilme araçlarımızdan biri olan televizyon programlarına bakalım. 80-90'larda ki program içerik kalitesi ile günümüz programlarının içeriği aynı mı? Önceden aile, dostluk, sevgi, haksızlığa karşı birlik konuları işlenirken şuan şiddet, maddiyat, ahlaksız, etik olmayan konular işleniyor. Kocaman insanlar kamera karşısında birbirlerine çirkince ithamlarda bulunuyor. Ve bir çok insan bunları izliyor. Birileri para kazanırken, popüler olurken diğerleri önemli değerlerini yitiriyor. Şu hayatta sahip olduğun zaman sana bunun için verildi sanıyorsan büyük bir yanılgı içindesin demekten başka hiç bir şey gelmiyor aklıma. Heba edilen zaman müsrifliğinin bedelinin ağır olduğunu söylemek zorundayım. Ne üzücü ki bu gibi çirkinlikler çocuklarımıza da sirayet ediyor. Ebeveynlerinin izlediği programlara maruz kalıyorlar. Çizgi filmleri bile şiddet içerikli, kötülüğe özendirici değil mi? Çocuklarla zaman geçirmiş biri olarak bir çocuğun ağzından tecavüz olayını keyifle anlattığını dinlemek beni üzüyor hatta kahrediyor. Sence de burada bir sorun yok mu? Varlığımızın kaynağı bunun hesabını bize sormayacak mı? Kısaca beynimiz yıkanıyor yanlış olan insanlığa yakışmayan herşey normallleştiriliyor. Tüm insanlığın üstünde büyük oyunlar oynanıyor. Biz köleleştikçe, onlar güçleniyor.
Sana Oku! denmedi mi? Oku!!! Hayvandan ve diğer varlıklardan farklı kılınmadın mı? Düşün? Sorgula?
Sürekli bir meşguliyet durumuna sürüklendiğimiz için kendimizin bile farkında değilken nasıl olacak bu iş. Hem kendini oku hem de bilgiye ulaşmak için oku! Oku ki özgürleş sana bahşedilenin hakkını ver. Düşün ve sorgula.
Çevremizdeki haksızlıklara tepkisiz kalarak vücut bulduğun varlığın hakkını verebiliyor musun? Sen bu dünyaya ne için geldin? İbadet etmenin gerçekten ne olduğunu biliyor musun? Yoksa yaşayıp gidiyorum, bana dokunmasında ne olursa olsun diyerek yaşamak mı görevin. Her birimizin cinsiyet ayırmaksızın elçi olduğunu yaradılanı yaradandan ötürü sevmek gerektiği, korumak gerektiği, tüm haksızlıklara dur demek gerektiği söyleniyorsa!
Ya kötüler, kötülükler bize görevimizin farkına varmak, icra etmemiz için verildi ise.. Kötüye kötülüğe dur demedikçe bir olmadıkça nasıl üstün kılınmış bir varlık olabileceğini düşünmeni rica ediyorum. Kutsanmış varlığının nedenini bulmanı diliyorum.
Duyarsızlaştırılıyoruz, güvensizleştiriliyoruz. Birlik olunca sesin yükseleceğini, bir avuç menfaatçiye dur diyebileceğimizi bildikleri için ayrıştılıyoruz.
Bu durumu sadece yaşadığın ülke için değil genel olarak düşünmeni rica ediyorum. Bütünü görmedikçe detaylarda boğulmanı istemiyorum. Bir ağaç kesiliyorsa tüm dünya etkileniyor, yangın çıkıyorsa canlılar ölüyorsa tüm insanlığı ilgilendiriyor denge bozuluyor. Bir çocuğa kötülük yapıldığında bir toplum değil insanlık ölüyor bunu fark edemiyor, dur demiyorsak, görmezden gelerek kötülüğe alet oluyorsak neden yaşıyoruz.
Bahsettiğim bir avuç insan dünyanın genelini eğitimsizleştirerek, insanları düşünmekten sorgulamaktan aciz bırakmak için mücadele vermekte. Düşünemeyen, sorgulamayan güvensiz bireyler varlığının nedenini bilmeyen bireyler bencilleşir ve dağınık toplumları oluşturur bu da insanlık üstünde hükmetmeyi kolaylaştırır. Hepimiz birebir görüyor ve yaşıyoruz.
Doğduğun ülke, dil, din,ırk, ailenin yüksek bilincimiz tarafından seçildiğini söylesem. Aslında tüm insanlığın memleketinin bir olduğunu genlerimizin kökünün aynı yerden geldiğini söylesem. Kısaca bedenimizin dünyalı olduğumu, ruhumuzun evrensel olduğunu söylesem ne dersin. Öyle değil miyiz?
Mevlana ne olursan ol gel derken sadece kendi gibi düşünenleri mi davet etmekteydi. Şu anda ki sözüm ona mevlevi gruplarına, hak yolunda yürüdüğünü söyleyenlere baktığım da bizden olan olmayan anlayışı hakim iken ayrışma olmadığını bana söyleyebilir misin? 5 km ötende insanlar dinleri, dilleri, renkleri için öldürüldüğünde ayrışmış değil miyiz? Başka kıtada ki insana yapılan eziyetten sorumlu değil miyiz?
Haksızlık dört bir yanımızı sarmışken görmezden gelerek, ses çıkartmayarak varoluş vasfını yerine getirdiğini iddia edebilir misin?
Dünya çok güzel bir yer olabilir, insanlık gelişebilir ancak ve ancak bir olabilirsek. Kendi varlık nedenimi çözebilir, hak ile yürüyebilirsek. Başkasına yapılanı kendimize yapılmış gibi algılayıp dur diyebilirsek. Saygı çerçevesinde yaşayabilirsek. İnsanı insan olduğu için sevebilirsek. Bedenimizin kısa bir ömre sahip olduğunu, fani olduğunu tüm mücadelenin varlığının sebebini bulmak olduğunu kavrayabilirsek.
Bu hayata insan olarak gelme sebebini bilebilirsek. Herşey mümkün!
Yorumlar
Yorum Gönder